Etover 1 g/2 ml amp           

Güncelleme: 19 Ekim 2018
  • FirmaHaver Farma
  • Satış Fiyatı8,07 TL
  • Barkodu8680400770486
  • Gebelik KategorisiC (Gebelik Kategorileri)
  • SGK Ödeme DurumuÖdenir
  • SGK Ödeme Farkı0,00 TL
  • Geri Ödeme KoduA15913
  • Raf Ömrü24 ay
  • Üretim DurumuÜretiliyor
5 / 18 Gastrointestinal hastalık (ülseratif kolit, Crohn hastalığı) hikayesi olan hastalara durumları
kötüleşebileceği için NSAİ ilaçlar verilirken dikkat edilmelidir (bkz. bölüm 4.8).

Renal etkiler:
NSAİ ilaçların uzun süre kullanımı renal papiller nekroz ve diğer böbrek hasarları ile
sonuçlanmıştır. Renal toksisite, böbrek perfüzyonunun sağlanmasında prostaglandinlerin
kompansatuar etkinliği olan hastalarda da gözlenmiştir. Bu hastalarda NSAİ ilaç kullanımı,
doza bağımlı olarak prostaglandinlerin yapımında azalmaya ve buna ikincil olarak böbrek kan
akımının azalmasına neden olabilir, bu durum belirgin bir böbrek yetmezliğine zemin
hazırlayabilir. Yetersiz böbrek fonksiyonu, kalp yetmezliği, karaciğer yetmezliği olanlarda,
diüretik ve ADE inhibitörü alanlarda ve yaşlı hastalarda bu reaksiyonun gelişme riski daha
fazladır. NSAİ ilaç tedavisinin kesilmesini takiben genellikle tedavi öncesi duruma geri
dönülmektedir.
İlerlemiş böbrek hastalığı:
ETOVER'in ilerlemiş böbrek hastalığı olan hastalarda kullanımına dair herhangi bir kontrollü
klinik çalışma verisi yoktur. Bu nedenle ETOVER ilerlemiş böbrek hastalığı olan hastalarda
önerilmez. Eğer ETOVER mutlaka kullanılacaksa, hastaların böbrek fonksiyonlarının yakın
takibi önerilir.
Anafilaktoid reaksiyonlar:
Diğer NSAİ ilaçlar gibi daha önce ETOVER'e maruz kaldığı bilinmeyen hastalarda
anafilaktoid reaksiyonlar oluşabilir. ETOVER, aspirin triadı olan hastalara verilmemelidir. Bu
semptom kompleksi, tipik olarak nazal polipli veya polipsiz rinit geçiren veya aspirin ya da
diğer NSAİ ilaçların alımı sonrasında sıklıkla ciddi, potansiyel olarak ölümcül bronkospazm
gösteren astım hastalarında ortaya çıkmaktadır (bkz bölüm 4.3). Anafilaktoid reaksiyon
gelişen vakalarda acil yardım aranmalıdır.
Deri reaksiyonları:
ETOVER dahil NSAİ ilaçlar, eksfoliatif dermatit, Stevens-Johnson Sendromu (SJS) ve toksik
epidermal nekroz (TEN) gibi ölümcül olabilen ciddi deri reaksiyonlarına neden olabilirler
(bkz. bölüm 4.8). Bu ciddi olaylar uyarıcı semptomlar olmaksızın ortaya çıkabilir. Vakaların
çoğunda reaksiyonların gelişimi tedavinin ilk ayındadır. Hastalar ciddi dermatolojik
durumlara ait belirti ve bulgular hakkında bilgilendirilmelidir ve deri döküntüsü, mukozal
lezyonlar veya herhangi bir aşırı duyarlık belirtisi ilk ortaya çıktığında ETOVER kesilmelidir.
6 / 18 ETOVER indüklenebilir porfirili hastalarda yarar zarar oranı dikkatli değerlendirildikten
sonra kullanılmalıdır.

Önlemler:
ETOVER'in kortikosteroidlerin yerine geçmesi veya kortikosteroid yetmezliğini tedavi
etmesi beklenemez. Kortikosteroidlerin ani kesilmesi hastalıkların alevlenmesine yol açabilir.
Uzun süredir kortikosteroid kullanan hastalarda, eğer tedavi sonlandırılmak istenirse tedavi
kademeli olarak yavaşça azaltılmalıdır.
ETOVER'in inflamasyonu azaltmadaki farmakolojik aktivitesi, enfeksiyöz olmayan, ağrılı
durumlara ait komplikasyonların saptanmasındaki tanısal bulguların özelliklerini azaltabilir.
Hepatik etkiler:
ETOVER dahil NSAİ ilaçları alan hastaların %15'inde karaciğer testlerinin bir veya bir
çoğunda sınırda yükselmeler olabilir. Bu laboratuar anormallikleri tedavi süresince
ilerleyebilir, değişmeden kalabilir veya tedavi sürdürüldüğünde geçici olabilir. NSAİ ilaçlarla
yapılan klinik çalışmalarda kayda değer ALT ve AST yükselmesi (normal değerlerin üç veya
daha fazla katı) hastaların yaklaşık %1'inde rapor edilmiştir. Ayrıca, sarılık ve ölümcül
fulminan hepatit, karaciğer nekrozu ve karaciğer yetmezliği gibi bazıları ölümle
sonuçlanabilen nadir ciddi karaciğer reaksiyonları da bildirilmiştir.
ETOVER ile tedavi altındayken bir hastada karaciğer fonksiyonunun bozulduğuna dair
semptom ve/veya bulgular oluşmuşsa veya karaciğer testleri anormalse daha ciddi karaciğer
reaksiyonlarının gelişimine yönelik araştırma yapılmalıdır. Eğer karaciğer hastalığı ile
uyumlu klinik belirti ve bulgular gelişirse ya da sistemik klinik bulgular (eozinofili, deri
döküntüsü vb) ortaya çıkarsa ETOVER tedavisi kesilmelidir.
Hematolojik etkiler:
ETOVER dahil NSAİ ilaç alan hastalarda bazen anemi gözlenebilir. Bunun nedeni, sıvı
retansiyonu, bariz veya masif Gİ kan kaybı veya eritropoez üzerindeki tam olarak
tanımlanmamış bir etki olabilir. ETOVER dahil uzun süreli NSAİ ilaç alan hastalarda eğer
herhangi bir anemi belirti ve bulguları gözlenirse hemoglobin ve hematokrit değerleri kontrol
edilmelidir. NSAİ ilaçlar trombosit agregasyonunu inhibe ederler ve bazı hastalarda kanama
zamanının uzadığı gösterilmiştir. Aspirinin aksine, trombosit fonksiyonları üzerine etkileri
kantitatif olarak az, kısa süreli ve geri dönüşümlüdür.
7 / 18 Koagülasyon bozuklukları olan veya antikoagülan alan hastalar gibi trombosit
fonksiyonundaki değişimlerden olumsuz şekilde etkilenebilecek ETOVER alan hastalar,
dikkatli bir şekilde izlenmelidir.
Astımı olan hastalar:
Astımı olan hastaların, aspirine duyarlı astımı olabilir. Aspirin-duyarlı astımı olan hastalarda
aspirin kullanımı ölümcül olabilen ciddi bronkospazm yapabilir. Bu tür aspirin-duyarlı
hastalarda aspirin ve diğer NSAİ ilaçlar arasında bronkospazm dahil çapraz reaksiyon
bildirildiğinden, ETOVER bu tarz aspirin-duyarlı hastalara uygulanmamalı ve astımlı
hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
Hastalara NSAİ ilaç tedavisi başlatılmadan önce ve tedavi süresince periyodik olarak
aşağıdaki bilgiler verilmelidir:
1. ETOVER, hastaneye yatırılmasına ve hatta ölüme sebebiyet verebilecek miyokard
infarktüsü veya inme gibi ciddi kardiyovasküler (KV) yan etkilere neden olabilir.
Herhangi bir uyarıcı semptom olmaksızın ciddi KV olaylar ortaya çıkabileceğinden,
hastalar, göğüs ağrısı, nefes darlığı, halsizlik, konuşmada zorluk gibi bulgu veya
belirtilere karşı dikkatli olmalı ve bu tarz belirti veya bulgular olduğunda tıbbi destek
almalıdırlar. Hastalar bu takibin önemi hakkında bilgilendirilmelidir.
2. Diğer NSAİ ilaçlar gibi ETOVER, Gİ rahatsızlığına ve seyrek olarak, hastaneye yatışa
veya ölüme sebebiyet verebilecek ülser ve kanama gibi ciddi Gİ yan etkilere neden
olabilir. Ciddi Gİ sistem ülserasyonu ve kanamalar herhangi bir uyarıcı semptom
olmadan da ortaya çıkabileceğinden, hastalar ülserasyon ve kanama belirti ve bulgularına
karşı dikkatli olmalı ve epigastrik ağrı, dispepsi, melena ve hematemez gibi belirti ve
bulgular geliştiğinde tıbbi destek almalıdırlar.
3. ETOVER, diğer NSAİ ilaçlar gibi hastanede yatma ve ölüme sebebiyet verebilen
eksfoliyatif dermatit, SJS ve TEN gibi ciddi dermatolojik yan etkilere sebep olabilir.
Birçok deri reaksiyonunun uyarı vermeden oluşmasına rağmen, hastalar deride döküntü,
kabarıklıklar, ateş veya kaşıntı gibi diğer aşırı duyarlık reaksiyonlarına karşı dikkatli
olmalıdırlar ve bu belirti veya bulgular geliştiğinde tıbbi destek almalıdırlar. Hastalarda
eğer herhangi bir deri döküntüsü görülürse tedavi kesilmeli ve hastalar doktorları ile en
kısa sürede iletişime geçmelidir.
4. Hastalar beklenmedik kilo alımı veya ödem gibi belirti ve bulguları doktorlarına
bildirmelidirler.
8 / 18 5. Hastalar hepatotoksisite belirti ve bulguları (bulantı, halsizlik, letarji, kaşıntı, sarılık, sağ
üst kadranda hassasiyet ve grip benzeri semptomlar gibi) hakkında bilgilendirilmelidirler.
Bu belirtiler olduğunda hasta ilacı kesmeli ve hemen tıbbi tedaviye yönlendirilmelidir.
6. Hastalar anafilaktoid reaksiyon belirtileri (zor nefes alma, yüzde ve boyunda şişme gibi)
hakkında uyarılmalıdırlar. Bu belirtiler olduğunda hasta hemen acil yardıma
yönlendirilmelidir.
7. Gebeliğin ileri dönemlerinde duktus arteriozusun erken kapanmasına neden
olabileceğinden diğer NSAİ ilaçlar gibi ETOVER kullanımından kaçınılmalıdır.
Laboratuar testleri:
Ciddi Gİ sistem ülserasyonu ve kanamalar belirti ve bulgu olmaksızın da gelişebildiği için,
hekimler Gİ kanama belirti ve bulgularını izlemelidirler. Uzun dönem NSAİ ilaç alan
hastalarda tam kan sayımı ve biyokimya testleri periyodik olarak yapılmalıdır. Eğer klinik
belirti ve bulgular karaciğer ve böbrek yetmezliğinin gelişimi ile uyumlu ise, sistemik
hastalığa özgü belirtiler gelişmişse (eozinofili, deri döküntüsü gibi) veya karaciğer testlerinde
yükselme devam ederse ya da daha da kötülerse ETOVER tedavisi kesilmelidir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Anjiotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörleri:
Bildirimler, NSAİ ilaçların ADE-inhibitörlerinin antihipertansif etkinliğini azaltabileceğini
ileri sürmektedir. NSAİ ile birlikte ADE-inhibitörleri alan hastalarda bu etkileşime dikkat
edilmelidir.
Aspirin:
Diğer NSAİ ilaçlar gibi etofenamatın aspirin ile beraber kullanımı yan etkilerde artma
oluşturabileceğinden genel olarak tavsiye edilmez.
Furosemid:
Klinik çalışmalar ve pazarlama sonrası gözlemler, etofenamatın bazı hastalarda furosemid ve
tiazidlerin natriüretik etkisini azalttığını göstermiştir. Bu etki renal prostaglandin sentezinin
inhibisyonuna atfedilmiştir. NSAİ ilaçlar ile beraber kullanım sırasında, diüretik etkinin
sağlandığından emin olmak için ve böbrek yetmezliği bulgularına karşı hastalar yakından
takip edilmelidir (bkz bölüm 4.4).


9 / 18 Lityum:
NSAİ ilaçlar plazma lityum seviyesinde yükselme ve böbrek lityum klerensinde azalmaya
neden olurlar. Ortalama minimum lityum konsantrasyonu %15 artar ve renal klerens yaklaşık
%20 azalır. Bu etkiler NSAİ ilaçların böbrek prostaglandin sentezini inhibe etmelerine
atfedilmiştir. Bu nedenle NSAİ ilaçlar ve lityum beraber kullanıldığında, hastalar lityum
toksisitesi belirtileri için dikkatlice takip edilmelidir.
Böbreklerden lityum atılımının izlenmesi gerekir.
Metotreksat:
NSAİ ilaçların metotreksatın tavşan böbrek kesitlerinde birikmesini yarışmalı olarak inhibe
ettiği bildirilmiştir. Bu nedenle metotreksatın toksistesini arttırabilirler. NSAİ ilaçlar
metotreksat ile birlikte kullanıldığında dikkatli olunmalıdır.
Varfarin ve antikoagülanlar:
Varfarin ve NSAİ ilaçların Gİ kanama üzerine etkileri sinerjiktir. Bundan dolayı bu ilaçları
beraber kullananların, ayrı ayrı kullananlara göre ciddi Gİ kanama riski daha fazladır.
Kortikoidler veya diğer non-steroid anti-inflamatuvar ajanlar:
Artmış gastrointestinal kanama riski.
Probenesid veya sülfinpirazon:
Etofenamat eliminasyonunda yavaşlama
Alkol:
Gastrointestinal kanama riskinde artma.
Digoksin:
Digoksin serum değerlerinde yükselme olasıdır.
Fenitoin:
Fenitoin serum değerlerinde yükselme olasıdır.
Diüretikler ve diğer antihipertansif ajanlar:
Diüretik veya antihipertansif olası etkide azalma.
Potasyum tutucu diüretikler:
Hiperkalemi gelişimi olasıdır. Dolayısıyla, potasyum değerleri kontrol edilmelidir.
Siklosporin:
Siklosporinin böbrek toksisitesinde artış olasıdır.
10 / 18 Antidiyabetik ajanlar:
İzole vakalarda non-steroid anti-filojistik ajanların uygulanması ile kan şekeri seviyelerinde,
anti-diyabetik tedavinin dozunda düzenlenme yapılmasını gerektiren etkileşme
tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu ajanlarla birlikte tedavide kan şeker seviyelerinin kontrolü için
önlem alınması önerilmektedir.

Selektif serotonin geri alım inhibitörleri:
Gastro intestinal kanama riski artışı
4.6. Gebelik ve laktasyon
Genel tavsiye
Gebelik Kategorisi: C/D (3.trimester)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Hamile kalmayı planlayan kadınlarda kullanımı önerilmemektedir. ETOVER kullanılacak ise
etkili doğum kontrol yöntemi uygulanmalıdır.
Etofenamatın gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri
bulunmaktadır.
Gebelik dönemi
Prostaglandin sentezinin inhibisyonu gebeliği ve/veya embriyo/fötal gelişimi advers olarak
etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalara ait veriler gebeliğin erken döneminde bir
prostaglandin sentez inhibitörü kullanımından sonra düşük yapma ve kardiyak malformasyon
ile karın duvarında konjenital açıklık riskinde bir artış ileri sürmektedir. Bu riskin tedavi dozu
ve süresi ile arttığı düşünülmektedir.
Hayvan deneyleri prostaglandin sentez inhibitörü uygulanmasının artmış pre- ve post-
implantasyon kaybı ve embriyo/fetus letalitesine yol açtığını göstermiştir. Ek olarak,
organogenez evresi sırasında prostaglandin sentez inhibitörü verilen hayvanlarda
kardiyovasküler malformasyonlar dahil çeşitli malformasyonların sıklığında artma
bildirilmiştir.
Gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde etofenamat açık bir şekilde gerekmedikçe
verilmemelidir. Eğer çocuk doğurmak isteyenlerde veya hamileliğin birinci veya ikinci
trimesteri esnasında etofenamat kullanılacak ise, etofenamat dozu olabildiğince düşük olmalı
ve tedavi süresi kısa tutulmalıdır.
11 / 18 Hamileliğin üçüncü trimesteri esnasında tüm prostaglandin sentez inhibitörleri ile;
 Fetusta olabilecek etkiler:
o kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriozusun erken kapanması ve pulmoner
hipertansiyon);
o böbrek fonksiyon bozukluğu, (oligohidramnioz ile böbrek yetmezliğine ilerleyebilir)
 Anne ve gebeliğin son evresindeki çocukta
o olası kanama zamanında uzama, çok düşük dozlarda bile ortaya çıkabilen anti-agregan
etki.
o uterus kontraksiyonlarının inhibisyonu, doğum eyleminin uzamasıyla veya
gecikmesiyle sonuçlanır.
Dolayısıyla, etofenamat hamileliğin üçüncü trimesterinde kontrendikedir.
Laktasyon dönemi
Etofenamat anne sütüne geçebileceğinden ETOVER laktasyon döneminde kullanılmamalıdır.
Üreme yeteneği (fertilite)
Etofenamatın uygulanması - diğer siklooksijenaz/prostaglandin sentezini inhibe eden ilaçların
kullanımına benzer şekilde - fertiliteye zarar verebileceğinden hamile kalmayı planlayan
kadınlarda ETOVER önerilmemektedir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Doğru şekilde kullanılsa bile, ETOVER reaksiyon hızını araba veya makine kullanma
yeteneğini bozacak şekilde değiştirebilir. Bu, özellikle alkolle birlikte kullanıldığında
önemlidir.
Hastalar ETOVER kullanırken araç ve makine kullanmamalıdır.
4.8. İstenmeyen etkiler
Aşağıdaki istenmeyen etkilerin doza bağlı olduğu ve bireyler arasında kişiden kişiye
değişebileceği akılda bulundurulmalıdır.
Genel olarak en sık gözlenen yan etkiler gastrointestinaldir. Özellikle yaşlılarda bazen
ölümcül olabilen peptik ülser, perforasyon veya gastrointestinal kanama ortaya çıkabilir (bkz.
bölüm 4.4.). Mide bulantısı, kusma, diyare, midede gaz toplanması, konstipasyon, dispepsi,
abdominal ağrı, melena, hematemez, ülseratif stomatit, kolit ve Crohn hastalığının
alevlenmesi uygulamayı takiben bildirilmiştir (bkz. bölüm 4.4.). Daha az sıklıkla, midede
12 / 18 inflamasyon gözlenmiştir. Genellikle gastrointesinal kanamanın gerçekleşme riski, NSAİ
ilaçlarla tedavinin süresine ve kullanılan doz aralığına bağlıdır.
NSAİ ilaç tedavisi ile ilişkili ödem, hipertansiyon ve kardiyak yetmezlik bildirilmiştir.
Klinik çalışmalar ve epidemiyolojik veriler bazı NSAİ ilaçların kullanımının (özellikle yüksek
dozlarda ve uzun dönem kullanıldığında), arterial trombotik olay (örneğin miyokard
infarktüsü veya inme) riskinde küçük bir artışla ilişkili olabileceğini ileri sürmektedir (bkz.
bölüm 4.4).
İstenmeyen etkiler için kullanılan terimler ve sıklık dereceleri:
Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (≥1/1000 ila <1/100); seyrek
(≥1/10.000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle
tahmin edilemiyor)
Etofenamat için bildirilen istenmeyen etkiler:
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Çok seyrek: Enfeksiyonların neden olduğu inflamasyonlarda artış (örn. nekrotizan
fasitis gelişimi).
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Seyrek: Hematopoez bozuklukları (anemi, lökopeni, agranülositoz,
trombositopeni).
Çok seyrek: Hemolitik anemi.
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Bilinmiyor: Ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonları, yüz ve dilde şişme, larenks ödemi ve
solunum yollarında kasılma, nefes alma zorluğu. Alerjik vaskülit ve
pnömoni.
Endokrin hastalıklar
Çok seyrek: Pankreatit.
Psikiyatrik hastalıklar
Çok seyrek: Anksiyete, kabuslar, depresyon ve psikotik reaksiyonlar.
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın olmayan: Baş ağrısı, ajitasyon, iritabilite, yorgunluk, sersemlik ve baş dönmesi.
13 / 18 Çok seyrek: Algılama bozukluğu, tat alma duyusu bozuklukları, hafızada zayıflama,
oryantasyon bozukluğu, spazmlar, tremor.
Göz hastalıkları
Çok seyrek: Görme bozuklukları (bulanık görme, diplopi).
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Çok seyrek: Kulak çınlaması ve iletim tipi işitme bozuklukları.
Kardiyak hastalıklar
Çok seyrek: Palpitasyonlar, göğüs ağrısı, hipertansiyon, ödem.
Bilinmiyor: İzole vakalarda kardiyak yetmezlik gelişebilir.
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Mide bulantısı, kusma, diyare gibi gastrointestinal şikayetler ve istisnai
vakalarda anemiye neden olabilen hafif gastrointestinal kan kaybı.
Yaygın olmayan: Dispepsi, midede gaz toplanması, abdominal spazm, anoreksi,
gastrointestinal ülserler (olası kanama ve perforasyon).
Seyrek: Hematemez, melana veya kanamalı diyare.
Çok seyrek: Stomatit, glossit, özofagial lezyonlar, alt abdominal şikayetler (örn.
hemorajik kolit veya Crohn hastalığının / ülseratif kolitin şiddetlenmesi)
ve konstipasyon.
Hepato-bilier hastalıklar
Yaygın olmayan: Serum transaminaz seviyelerinde artış.
Seyrek: Karaciğer hasarı (sarılıkla beraber veya beraber olmayan hepatit, izole
vakalarda fulminan gidişli, nadiren prodromal semptomlar da olmadan).
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Yaygın olmayan: Kutanöz döküntü ve kaşıntı gibi aşırı duyarlılık reaksiyonları.
Seyrek: Ürtiker, alopesi.
Çok seyrek: Büllöz ekzantem, egzema, eritem, fotosensitizasyon, purpura (ayrıca
alerjik purpura) ve ciddi deri reaksiyonu formları (Stevens-Johnson
sendromu, Lyell sendromu).

14 / 18 Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Çok seyrek: Akut böbrek yetmezliğinin eşlik edebileceği böbrek doku hasarı
(interstisyel nefrit, papiller nekroz), proteinüri ve/veya hematüri.
Bilinmiyor: İzole vakalarda nefritik sendrom gelişebilir.
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Seyrek: Periferik ödem (hipertansiyonu veya böbrek yetmezliği olan hastalarda)
Çok seyrek: Enjeksiyon yerinde yanma hissi veya steril apse oluşumu, yağlı doku
veya deri nekrozu (ilaca bağlı deri embolisi).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem
taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine
olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye
Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirilmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr;
e-posta: [email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
Baş ağrısı, baş dönmesi, sersemlik ve bilinç bulanıklığı gibi merkezi sinir sistemi bozuklukları
aşırı doz semptomları olabilir. Ayrıca, karın ağrısı, bulantı ve kusma ortaya çıkabilir.
Karaciğer ve böbrek bozuklukları ve gastrointestinal hemoraji de olabilir.
Tedavi:
Bilinen spesifik bir antidotu yoktur. Doz aşımında Zehir Danışma Merkezi ile temasa
geçilmesi önerilir.

5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Non-steroid anti-inflamatuvar / analjezik ilaçlar
ATC Kodu: M02AA06
Etofenamat, analjezik ve antipiretik özellikleri olan non-steroidal antifilojistik bir ilaçtır.
Çeşitli hayvan deneyleri ile kanıtlanmış ve insanlar üzerinde yapılmış çeşitli çalışmalar ile
gösterilen belirgin antifilojistik etkisi, birçok farklı etkilerine dayalıdır. Etofenamat
inflamasyon prosesinin çeşitli noktalarına etki eder: Prostaglandin sentezinin inhibisyonu
15 / 18 yanında, histamin salımının inhibisyonu, bradikinin ve serotonin üzerine antagonistik etki,
kompleman aktivitesinin inhibisyonu ve hyalüronidaz salımının inhibisyonu gösterilmiştir.
Membran stabilize edici özellikleri proteolitik enzimlerin salınmasını engeller. Bunun
sonucunda eksüdatif ve proliferatif inflamasyon olaylarını engeller; anafilaktik ve yabancı-
cisim reaksiyonlarını azaltır.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Emilim:
ETOVER'in yağlı formülasyonundan etofenamatın salıverilmesi yavaş bir hızda olur, böylece
benzer maddelerin suda çözünebilen enjektabl formlarından daha uzun bir etki süresi gösterir.
ETOVER enjeksiyonundan etofenamatın yaşlılarda ve gençlerdeki plazma eğrileri birbirine
benzerdir.
İntramusküler olarak enjekte edilen etofenamatın (ETOVER) rölatif biyoyararlanımı, oral
olarak uygulanan flufenamik asitle (tabletleri) karşılaştırıldığında %91'dir.
Etofenamatın maksimum plazma düzeylerine (Cmax = 0.633 µmol/l + 0.232 µmol/l)
ETOVER'in uygulanmasından ortalama 5.67 saat (5.67±2.66 saat) sonra ulaşılmaktadır. Eğri
altı alan 8.95 ± 3.51 (µmol* saat/L'dir.
Dağılım:
Plazma proteinlere % 98-99 oranında bağlanmaktadır.
Biyotransformasyon:
Etofenamat karaciğerde hidroksilasyon, eter ve ester ayrılmaları ile metabolize olmaktadır.
Enterohepatik dolaşıma katılabilir.
Eliminasyon:
Etofenamat, çeşitli metabolitleri (hidroksilasyonlar eter, ester ayrışması gibi) ve bunların
konjugatları şeklinde, başlıca safra ve feçesle ve %35 oranında da böbrekler yolu ile
atılmaktadır.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Üreme toksisitesi açısından herhangi bir belirti bulunmamaktadır.
Etofenamatın tolerabilitesi, çeşitli hayvan türlerinde yapılan akut ve kronik toksisite
çalışmalarında araştırılmıştır.

16 / 18 Akut toksisite:
Sıçanlarda intravenöz uygulamadan sonra LD , 140 mg/kg, oral uygulamadan sonra ise 292
50
mg/kg'dır.
Kronik toksisite:
Sıçanlarda (7, 27, 100 mg/kg) ve maymunlarda (7, 26, 100 mg/kg) günlük oral uygulama
şeklinde, 1 yıl boyunca yapılan kronik çalışmaların her biri özellikle önem taşır. Herhangi
olumsuz bir etki göstermeyen 27 mg/kg'lık (sıçanlarda) ve 26.0 mg/kg'lık (maymunlarda)
dozlar, insanlardaki günlük terapötik dozlardan oldukça yüksektir.
Mutajenik ve tümörojenik potansiyel:
Çeşitli çalışmalarda gösterildiği gibi, herhangi bir embriyotoksik, mutajenik veya karsinojenik
etki kanıtı bulunmamaktadır.
Üreme toksisitesi:
Sıçanlarda (oral ve kutanöz uygulama) ve tavşanlarda (kutanöz uygulama) etofenamat ve bazı
metabolitlerinin plasentadan geçtiği gösterilmiştir. Tavşanlara gebeliğin 18. gününe kadar,
günde 10, 30 ve 100 mg/kg uygulanmıştır. İlacın kesilmesinden sonra plasenta, uterus, fetus,
organlar ve safradaki düzeyler hızla azalmıştır.
Farmakolojik Özellikler
5 / 18 Gastrointestinal hastalık (ülseratif kolit, Crohn hastalığı) hikayesi olan hastalara durumları
kötüleşebileceği için NSAİ ilaçlar verilirken dikkat edilmelidir (bkz. bölüm 4.8).

Renal etkiler:
NSAİ ilaçların uzun süre kullanımı renal papiller nekroz ve diğer böbrek hasarları ile
sonuçlanmıştır. Renal toksisite, böbrek perfüzyonunun sağlanmasında prostaglandinlerin
kompansatuar etkinliği olan hastalarda da gözlenmiştir. Bu hastalarda NSAİ ilaç kullanımı,
doza bağımlı olarak prostaglandinlerin yapımında azalmaya ve buna ikincil olarak böbrek kan
akımının azalmasına neden olabilir, bu durum belirgin bir böbrek yetmezliğine zemin
hazırlayabilir. Yetersiz böbrek fonksiyonu, kalp yetmezliği, karaciğer yetmezliği olanlarda,
diüretik ve ADE inhibitörü alanlarda ve yaşlı hastalarda bu reaksiyonun gelişme riski daha
fazladır. NSAİ ilaç tedavisinin kesilmesini takiben genellikle tedavi öncesi duruma geri
dönülmektedir.
İlerlemiş böbrek hastalığı:
ETOVER'in ilerlemiş böbrek hastalığı olan hastalarda kullanımına dair herhangi bir kontrollü
klinik çalışma verisi yoktur. Bu nedenle ETOVER ilerlemiş böbrek hastalığı olan hastalarda
önerilmez. Eğer ETOVER mutlaka kullanılacaksa, hastaların böbrek fonksiyonlarının yakın
takibi önerilir.
Anafilaktoid reaksiyonlar:
Diğer NSAİ ilaçlar gibi daha önce ETOVER'e maruz kaldığı bilinmeyen hastalarda
anafilaktoid reaksiyonlar oluşabilir. ETOVER, aspirin triadı olan hastalara verilmemelidir. Bu
semptom kompleksi, tipik olarak nazal polipli veya polipsiz rinit geçiren veya aspirin ya da
diğer NSAİ ilaçların alımı sonrasında sıklıkla ciddi, potansiyel olarak ölümcül bronkospazm
gösteren astım hastalarında ortaya çıkmaktadır (bkz bölüm 4.3). Anafilaktoid reaksiyon
gelişen vakalarda acil yardım aranmalıdır.
Deri reaksiyonları:
ETOVER dahil NSAİ ilaçlar, eksfoliatif dermatit, Stevens-Johnson Sendromu (SJS) ve toksik
epidermal nekroz (TEN) gibi ölümcül olabilen ciddi deri reaksiyonlarına neden olabilirler
(bkz. bölüm 4.8). Bu ciddi olaylar uyarıcı semptomlar olmaksızın ortaya çıkabilir. Vakaların
çoğunda reaksiyonların gelişimi tedavinin ilk ayındadır. Hastalar ciddi dermatolojik
durumlara ait belirti ve bulgular hakkında bilgilendirilmelidir ve deri döküntüsü, mukozal
lezyonlar veya herhangi bir aşırı duyarlık belirtisi ilk ortaya çıktığında ETOVER kesilmelidir.
6 / 18 ETOVER indüklenebilir porfirili hastalarda yarar zarar oranı dikkatli değerlendirildikten
sonra kullanılmalıdır.

Önlemler:
ETOVER'in kortikosteroidlerin yerine geçmesi veya kortikosteroid yetmezliğini tedavi
etmesi beklenemez. Kortikosteroidlerin ani kesilmesi hastalıkların alevlenmesine yol açabilir.
Uzun süredir kortikosteroid kullanan hastalarda, eğer tedavi sonlandırılmak istenirse tedavi
kademeli olarak yavaşça azaltılmalıdır.
ETOVER'in inflamasyonu azaltmadaki farmakolojik aktivitesi, enfeksiyöz olmayan, ağrılı
durumlara ait komplikasyonların saptanmasındaki tanısal bulguların özelliklerini azaltabilir.
Hepatik etkiler:
ETOVER dahil NSAİ ilaçları alan hastaların %15'inde karaciğer testlerinin bir veya bir
çoğunda sınırda yükselmeler olabilir. Bu laboratuar anormallikleri tedavi süresince
ilerleyebilir, değişmeden kalabilir veya tedavi sürdürüldüğünde geçici olabilir. NSAİ ilaçlarla
yapılan klinik çalışmalarda kayda değer ALT ve AST yükselmesi (normal değerlerin üç veya
daha fazla katı) hastaların yaklaşık %1'inde rapor edilmiştir. Ayrıca, sarılık ve ölümcül
fulminan hepatit, karaciğer nekrozu ve karaciğer yetmezliği gibi bazıları ölümle
sonuçlanabilen nadir ciddi karaciğer reaksiyonları da bildirilmiştir.
ETOVER ile tedavi altındayken bir hastada karaciğer fonksiyonunun bozulduğuna dair
semptom ve/veya bulgular oluşmuşsa veya karaciğer testleri anormalse daha ciddi karaciğer
reaksiyonlarının gelişimine yönelik araştırma yapılmalıdır. Eğer karaciğer hastalığı ile
uyumlu klinik belirti ve bulgular gelişirse ya da sistemik klinik bulgular (eozinofili, deri
döküntüsü vb) ortaya çıkarsa ETOVER tedavisi kesilmelidir.
Hematolojik etkiler:
ETOVER dahil NSAİ ilaç alan hastalarda bazen anemi gözlenebilir. Bunun nedeni, sıvı
retansiyonu, bariz veya masif Gİ kan kaybı veya eritropoez üzerindeki tam olarak
tanımlanmamış bir etki olabilir. ETOVER dahil uzun süreli NSAİ ilaç alan hastalarda eğer
herhangi bir anemi belirti ve bulguları gözlenirse hemoglobin ve hematokrit değerleri kontrol
edilmelidir. NSAİ ilaçlar trombosit agregasyonunu inhibe ederler ve bazı hastalarda kanama
zamanının uzadığı gösterilmiştir. Aspirinin aksine, trombosit fonksiyonları üzerine etkileri
kantitatif olarak az, kısa süreli ve geri dönüşümlüdür.
7 / 18 Koagülasyon bozuklukları olan veya antikoagülan alan hastalar gibi trombosit
fonksiyonundaki değişimlerden olumsuz şekilde etkilenebilecek ETOVER alan hastalar,
dikkatli bir şekilde izlenmelidir.
Astımı olan hastalar:
Astımı olan hastaların, aspirine duyarlı astımı olabilir. Aspirin-duyarlı astımı olan hastalarda
aspirin kullanımı ölümcül olabilen ciddi bronkospazm yapabilir. Bu tür aspirin-duyarlı
hastalarda aspirin ve diğer NSAİ ilaçlar arasında bronkospazm dahil çapraz reaksiyon
bildirildiğinden, ETOVER bu tarz aspirin-duyarlı hastalara uygulanmamalı ve astımlı
hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
Hastalara NSAİ ilaç tedavisi başlatılmadan önce ve tedavi süresince periyodik olarak
aşağıdaki bilgiler verilmelidir:
1. ETOVER, hastaneye yatırılmasına ve hatta ölüme sebebiyet verebilecek miyokard
infarktüsü veya inme gibi ciddi kardiyovasküler (KV) yan etkilere neden olabilir.
Herhangi bir uyarıcı semptom olmaksızın ciddi KV olaylar ortaya çıkabileceğinden,
hastalar, göğüs ağrısı, nefes darlığı, halsizlik, konuşmada zorluk gibi bulgu veya
belirtilere karşı dikkatli olmalı ve bu tarz belirti veya bulgular olduğunda tıbbi destek
almalıdırlar. Hastalar bu takibin önemi hakkında bilgilendirilmelidir.
2. Diğer NSAİ ilaçlar gibi ETOVER, Gİ rahatsızlığına ve seyrek olarak, hastaneye yatışa
veya ölüme sebebiyet verebilecek ülser ve kanama gibi ciddi Gİ yan etkilere neden
olabilir. Ciddi Gİ sistem ülserasyonu ve kanamalar herhangi bir uyarıcı semptom
olmadan da ortaya çıkabileceğinden, hastalar ülserasyon ve kanama belirti ve bulgularına
karşı dikkatli olmalı ve epigastrik ağrı, dispepsi, melena ve hematemez gibi belirti ve
bulgular geliştiğinde tıbbi destek almalıdırlar.
3. ETOVER, diğer NSAİ ilaçlar gibi hastanede yatma ve ölüme sebebiyet verebilen
eksfoliyatif dermatit, SJS ve TEN gibi ciddi dermatolojik yan etkilere sebep olabilir.
Birçok deri reaksiyonunun uyarı vermeden oluşmasına rağmen, hastalar deride döküntü,
kabarıklıklar, ateş veya kaşıntı gibi diğer aşırı duyarlık reaksiyonlarına karşı dikkatli
olmalıdırlar ve bu belirti veya bulgular geliştiğinde tıbbi destek almalıdırlar. Hastalarda
eğer herhangi bir deri döküntüsü görülürse tedavi kesilmeli ve hastalar doktorları ile en
kısa sürede iletişime geçmelidir.
4. Hastalar beklenmedik kilo alımı veya ödem gibi belirti ve bulguları doktorlarına
bildirmelidirler.
8 / 18 5. Hastalar hepatotoksisite belirti ve bulguları (bulantı, halsizlik, letarji, kaşıntı, sarılık, sağ
üst kadranda hassasiyet ve grip benzeri semptomlar gibi) hakkında bilgilendirilmelidirler.
Bu belirtiler olduğunda hasta ilacı kesmeli ve hemen tıbbi tedaviye yönlendirilmelidir.
6. Hastalar anafilaktoid reaksiyon belirtileri (zor nefes alma, yüzde ve boyunda şişme gibi)
hakkında uyarılmalıdırlar. Bu belirtiler olduğunda hasta hemen acil yardıma
yönlendirilmelidir.
7. Gebeliğin ileri dönemlerinde duktus arteriozusun erken kapanmasına neden
olabileceğinden diğer NSAİ ilaçlar gibi ETOVER kullanımından kaçınılmalıdır.
Laboratuar testleri:
Ciddi Gİ sistem ülserasyonu ve kanamalar belirti ve bulgu olmaksızın da gelişebildiği için,
hekimler Gİ kanama belirti ve bulgularını izlemelidirler. Uzun dönem NSAİ ilaç alan
hastalarda tam kan sayımı ve biyokimya testleri periyodik olarak yapılmalıdır. Eğer klinik
belirti ve bulgular karaciğer ve böbrek yetmezliğinin gelişimi ile uyumlu ise, sistemik
hastalığa özgü belirtiler gelişmişse (eozinofili, deri döküntüsü gibi) veya karaciğer testlerinde
yükselme devam ederse ya da daha da kötülerse ETOVER tedavisi kesilmelidir.
4.5. Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri
Anjiotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörleri:
Bildirimler, NSAİ ilaçların ADE-inhibitörlerinin antihipertansif etkinliğini azaltabileceğini
ileri sürmektedir. NSAİ ile birlikte ADE-inhibitörleri alan hastalarda bu etkileşime dikkat
edilmelidir.
Aspirin:
Diğer NSAİ ilaçlar gibi etofenamatın aspirin ile beraber kullanımı yan etkilerde artma
oluşturabileceğinden genel olarak tavsiye edilmez.
Furosemid:
Klinik çalışmalar ve pazarlama sonrası gözlemler, etofenamatın bazı hastalarda furosemid ve
tiazidlerin natriüretik etkisini azalttığını göstermiştir. Bu etki renal prostaglandin sentezinin
inhibisyonuna atfedilmiştir. NSAİ ilaçlar ile beraber kullanım sırasında, diüretik etkinin
sağlandığından emin olmak için ve böbrek yetmezliği bulgularına karşı hastalar yakından
takip edilmelidir (bkz bölüm 4.4).


9 / 18 Lityum:
NSAİ ilaçlar plazma lityum seviyesinde yükselme ve böbrek lityum klerensinde azalmaya
neden olurlar. Ortalama minimum lityum konsantrasyonu %15 artar ve renal klerens yaklaşık
%20 azalır. Bu etkiler NSAİ ilaçların böbrek prostaglandin sentezini inhibe etmelerine
atfedilmiştir. Bu nedenle NSAİ ilaçlar ve lityum beraber kullanıldığında, hastalar lityum
toksisitesi belirtileri için dikkatlice takip edilmelidir.
Böbreklerden lityum atılımının izlenmesi gerekir.
Metotreksat:
NSAİ ilaçların metotreksatın tavşan böbrek kesitlerinde birikmesini yarışmalı olarak inhibe
ettiği bildirilmiştir. Bu nedenle metotreksatın toksistesini arttırabilirler. NSAİ ilaçlar
metotreksat ile birlikte kullanıldığında dikkatli olunmalıdır.
Varfarin ve antikoagülanlar:
Varfarin ve NSAİ ilaçların Gİ kanama üzerine etkileri sinerjiktir. Bundan dolayı bu ilaçları
beraber kullananların, ayrı ayrı kullananlara göre ciddi Gİ kanama riski daha fazladır.
Kortikoidler veya diğer non-steroid anti-inflamatuvar ajanlar:
Artmış gastrointestinal kanama riski.
Probenesid veya sülfinpirazon:
Etofenamat eliminasyonunda yavaşlama
Alkol:
Gastrointestinal kanama riskinde artma.
Digoksin:
Digoksin serum değerlerinde yükselme olasıdır.
Fenitoin:
Fenitoin serum değerlerinde yükselme olasıdır.
Diüretikler ve diğer antihipertansif ajanlar:
Diüretik veya antihipertansif olası etkide azalma.
Potasyum tutucu diüretikler:
Hiperkalemi gelişimi olasıdır. Dolayısıyla, potasyum değerleri kontrol edilmelidir.
Siklosporin:
Siklosporinin böbrek toksisitesinde artış olasıdır.
10 / 18 Antidiyabetik ajanlar:
İzole vakalarda non-steroid anti-filojistik ajanların uygulanması ile kan şekeri seviyelerinde,
anti-diyabetik tedavinin dozunda düzenlenme yapılmasını gerektiren etkileşme
tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu ajanlarla birlikte tedavide kan şeker seviyelerinin kontrolü için
önlem alınması önerilmektedir.

Selektif serotonin geri alım inhibitörleri:
Gastro intestinal kanama riski artışı
4.6. Gebelik ve laktasyon
Genel tavsiye
Gebelik Kategorisi: C/D (3.trimester)
Çocuk doğurma potansiyeli bulunan kadınlar/Doğum kontrolü (Kontrasepsiyon)
Hamile kalmayı planlayan kadınlarda kullanımı önerilmemektedir. ETOVER kullanılacak ise
etkili doğum kontrol yöntemi uygulanmalıdır.
Etofenamatın gebelik ve/veya fetus/yeni doğan üzerinde zararlı farmakolojik etkileri
bulunmaktadır.
Gebelik dönemi
Prostaglandin sentezinin inhibisyonu gebeliği ve/veya embriyo/fötal gelişimi advers olarak
etkileyebilir. Epidemiyolojik çalışmalara ait veriler gebeliğin erken döneminde bir
prostaglandin sentez inhibitörü kullanımından sonra düşük yapma ve kardiyak malformasyon
ile karın duvarında konjenital açıklık riskinde bir artış ileri sürmektedir. Bu riskin tedavi dozu
ve süresi ile arttığı düşünülmektedir.
Hayvan deneyleri prostaglandin sentez inhibitörü uygulanmasının artmış pre- ve post-
implantasyon kaybı ve embriyo/fetus letalitesine yol açtığını göstermiştir. Ek olarak,
organogenez evresi sırasında prostaglandin sentez inhibitörü verilen hayvanlarda
kardiyovasküler malformasyonlar dahil çeşitli malformasyonların sıklığında artma
bildirilmiştir.
Gebeliğin birinci ve ikinci trimesterinde etofenamat açık bir şekilde gerekmedikçe
verilmemelidir. Eğer çocuk doğurmak isteyenlerde veya hamileliğin birinci veya ikinci
trimesteri esnasında etofenamat kullanılacak ise, etofenamat dozu olabildiğince düşük olmalı
ve tedavi süresi kısa tutulmalıdır.
11 / 18 Hamileliğin üçüncü trimesteri esnasında tüm prostaglandin sentez inhibitörleri ile;
 Fetusta olabilecek etkiler:
o kardiyopulmoner toksisite (duktus arteriozusun erken kapanması ve pulmoner
hipertansiyon);
o böbrek fonksiyon bozukluğu, (oligohidramnioz ile böbrek yetmezliğine ilerleyebilir)
 Anne ve gebeliğin son evresindeki çocukta
o olası kanama zamanında uzama, çok düşük dozlarda bile ortaya çıkabilen anti-agregan
etki.
o uterus kontraksiyonlarının inhibisyonu, doğum eyleminin uzamasıyla veya
gecikmesiyle sonuçlanır.
Dolayısıyla, etofenamat hamileliğin üçüncü trimesterinde kontrendikedir.
Laktasyon dönemi
Etofenamat anne sütüne geçebileceğinden ETOVER laktasyon döneminde kullanılmamalıdır.
Üreme yeteneği (fertilite)
Etofenamatın uygulanması - diğer siklooksijenaz/prostaglandin sentezini inhibe eden ilaçların
kullanımına benzer şekilde - fertiliteye zarar verebileceğinden hamile kalmayı planlayan
kadınlarda ETOVER önerilmemektedir.
4.7. Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Doğru şekilde kullanılsa bile, ETOVER reaksiyon hızını araba veya makine kullanma
yeteneğini bozacak şekilde değiştirebilir. Bu, özellikle alkolle birlikte kullanıldığında
önemlidir.
Hastalar ETOVER kullanırken araç ve makine kullanmamalıdır.
4.8. İstenmeyen etkiler
Aşağıdaki istenmeyen etkilerin doza bağlı olduğu ve bireyler arasında kişiden kişiye
değişebileceği akılda bulundurulmalıdır.
Genel olarak en sık gözlenen yan etkiler gastrointestinaldir. Özellikle yaşlılarda bazen
ölümcül olabilen peptik ülser, perforasyon veya gastrointestinal kanama ortaya çıkabilir (bkz.
bölüm 4.4.). Mide bulantısı, kusma, diyare, midede gaz toplanması, konstipasyon, dispepsi,
abdominal ağrı, melena, hematemez, ülseratif stomatit, kolit ve Crohn hastalığının
alevlenmesi uygulamayı takiben bildirilmiştir (bkz. bölüm 4.4.). Daha az sıklıkla, midede
12 / 18 inflamasyon gözlenmiştir. Genellikle gastrointesinal kanamanın gerçekleşme riski, NSAİ
ilaçlarla tedavinin süresine ve kullanılan doz aralığına bağlıdır.
NSAİ ilaç tedavisi ile ilişkili ödem, hipertansiyon ve kardiyak yetmezlik bildirilmiştir.
Klinik çalışmalar ve epidemiyolojik veriler bazı NSAİ ilaçların kullanımının (özellikle yüksek
dozlarda ve uzun dönem kullanıldığında), arterial trombotik olay (örneğin miyokard
infarktüsü veya inme) riskinde küçük bir artışla ilişkili olabileceğini ileri sürmektedir (bkz.
bölüm 4.4).
İstenmeyen etkiler için kullanılan terimler ve sıklık dereceleri:
Çok yaygın (≥1/10); yaygın (≥1/100 ila < 1/10); yaygın olmayan (≥1/1000 ila <1/100); seyrek
(≥1/10.000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10.000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle
tahmin edilemiyor)
Etofenamat için bildirilen istenmeyen etkiler:
Enfeksiyonlar ve enfestasyonlar
Çok seyrek: Enfeksiyonların neden olduğu inflamasyonlarda artış (örn. nekrotizan
fasitis gelişimi).
Kan ve lenf sistemi hastalıkları
Seyrek: Hematopoez bozuklukları (anemi, lökopeni, agranülositoz,
trombositopeni).
Çok seyrek: Hemolitik anemi.
Bağışıklık sistemi hastalıkları
Bilinmiyor: Ciddi aşırı duyarlılık reaksiyonları, yüz ve dilde şişme, larenks ödemi ve
solunum yollarında kasılma, nefes alma zorluğu. Alerjik vaskülit ve
pnömoni.
Endokrin hastalıklar
Çok seyrek: Pankreatit.
Psikiyatrik hastalıklar
Çok seyrek: Anksiyete, kabuslar, depresyon ve psikotik reaksiyonlar.
Sinir sistemi hastalıkları
Yaygın olmayan: Baş ağrısı, ajitasyon, iritabilite, yorgunluk, sersemlik ve baş dönmesi.
13 / 18 Çok seyrek: Algılama bozukluğu, tat alma duyusu bozuklukları, hafızada zayıflama,
oryantasyon bozukluğu, spazmlar, tremor.
Göz hastalıkları
Çok seyrek: Görme bozuklukları (bulanık görme, diplopi).
Kulak ve iç kulak hastalıkları
Çok seyrek: Kulak çınlaması ve iletim tipi işitme bozuklukları.
Kardiyak hastalıklar
Çok seyrek: Palpitasyonlar, göğüs ağrısı, hipertansiyon, ödem.
Bilinmiyor: İzole vakalarda kardiyak yetmezlik gelişebilir.
Gastrointestinal hastalıklar
Yaygın: Mide bulantısı, kusma, diyare gibi gastrointestinal şikayetler ve istisnai
vakalarda anemiye neden olabilen hafif gastrointestinal kan kaybı.
Yaygın olmayan: Dispepsi, midede gaz toplanması, abdominal spazm, anoreksi,
gastrointestinal ülserler (olası kanama ve perforasyon).
Seyrek: Hematemez, melana veya kanamalı diyare.
Çok seyrek: Stomatit, glossit, özofagial lezyonlar, alt abdominal şikayetler (örn.
hemorajik kolit veya Crohn hastalığının / ülseratif kolitin şiddetlenmesi)
ve konstipasyon.
Hepato-bilier hastalıklar
Yaygın olmayan: Serum transaminaz seviyelerinde artış.
Seyrek: Karaciğer hasarı (sarılıkla beraber veya beraber olmayan hepatit, izole
vakalarda fulminan gidişli, nadiren prodromal semptomlar da olmadan).
Deri ve deri altı doku hastalıkları
Yaygın olmayan: Kutanöz döküntü ve kaşıntı gibi aşırı duyarlılık reaksiyonları.
Seyrek: Ürtiker, alopesi.
Çok seyrek: Büllöz ekzantem, egzema, eritem, fotosensitizasyon, purpura (ayrıca
alerjik purpura) ve ciddi deri reaksiyonu formları (Stevens-Johnson
sendromu, Lyell sendromu).

14 / 18 Böbrek ve idrar yolu hastalıkları
Çok seyrek: Akut böbrek yetmezliğinin eşlik edebileceği böbrek doku hasarı
(interstisyel nefrit, papiller nekroz), proteinüri ve/veya hematüri.
Bilinmiyor: İzole vakalarda nefritik sendrom gelişebilir.
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar
Seyrek: Periferik ödem (hipertansiyonu veya böbrek yetmezliği olan hastalarda)
Çok seyrek: Enjeksiyon yerinde yanma hissi veya steril apse oluşumu, yağlı doku
veya deri nekrozu (ilaca bağlı deri embolisi).
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem
taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesine
olanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu Türkiye
Farmakovijilans Merkezi (TÜFAM)'ne bildirilmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr;
e-posta: [email protected]; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)
4.9. Doz aşımı ve tedavisi
Baş ağrısı, baş dönmesi, sersemlik ve bilinç bulanıklığı gibi merkezi sinir sistemi bozuklukları
aşırı doz semptomları olabilir. Ayrıca, karın ağrısı, bulantı ve kusma ortaya çıkabilir.
Karaciğer ve böbrek bozuklukları ve gastrointestinal hemoraji de olabilir.
Tedavi:
Bilinen spesifik bir antidotu yoktur. Doz aşımında Zehir Danışma Merkezi ile temasa
geçilmesi önerilir.

5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grup: Non-steroid anti-inflamatuvar / analjezik ilaçlar
ATC Kodu: M02AA06
Etofenamat, analjezik ve antipiretik özellikleri olan non-steroidal antifilojistik bir ilaçtır.
Çeşitli hayvan deneyleri ile kanıtlanmış ve insanlar üzerinde yapılmış çeşitli çalışmalar ile
gösterilen belirgin antifilojistik etkisi, birçok farklı etkilerine dayalıdır. Etofenamat
inflamasyon prosesinin çeşitli noktalarına etki eder: Prostaglandin sentezinin inhibisyonu
15 / 18 yanında, histamin salımının inhibisyonu, bradikinin ve serotonin üzerine antagonistik etki,
kompleman aktivitesinin inhibisyonu ve hyalüronidaz salımının inhibisyonu gösterilmiştir.
Membran stabilize edici özellikleri proteolitik enzimlerin salınmasını engeller. Bunun
sonucunda eksüdatif ve proliferatif inflamasyon olaylarını engeller; anafilaktik ve yabancı-
cisim reaksiyonlarını azaltır.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Emilim:
ETOVER'in yağlı formülasyonundan etofenamatın salıverilmesi yavaş bir hızda olur, böylece
benzer maddelerin suda çözünebilen enjektabl formlarından daha uzun bir etki süresi gösterir.
ETOVER enjeksiyonundan etofenamatın yaşlılarda ve gençlerdeki plazma eğrileri birbirine
benzerdir.
İntramusküler olarak enjekte edilen etofenamatın (ETOVER) rölatif biyoyararlanımı, oral
olarak uygulanan flufenamik asitle (tabletleri) karşılaştırıldığında %91'dir.
Etofenamatın maksimum plazma düzeylerine (Cmax = 0.633 µmol/l + 0.232 µmol/l)
ETOVER'in uygulanmasından ortalama 5.67 saat (5.67±2.66 saat) sonra ulaşılmaktadır. Eğri
altı alan 8.95 ± 3.51 (µmol* saat/L'dir.
Dağılım:
Plazma proteinlere % 98-99 oranında bağlanmaktadır.
Biyotransformasyon:
Etofenamat karaciğerde hidroksilasyon, eter ve ester ayrılmaları ile metabolize olmaktadır.
Enterohepatik dolaşıma katılabilir.
Eliminasyon:
Etofenamat, çeşitli metabolitleri (hidroksilasyonlar eter, ester ayrışması gibi) ve bunların
konjugatları şeklinde, başlıca safra ve feçesle ve %35 oranında da böbrekler yolu ile
atılmaktadır.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Üreme toksisitesi açısından herhangi bir belirti bulunmamaktadır.
Etofenamatın tolerabilitesi, çeşitli hayvan türlerinde yapılan akut ve kronik toksisite
çalışmalarında araştırılmıştır.

16 / 18 Akut toksisite:
Sıçanlarda intravenöz uygulamadan sonra LD , 140 mg/kg, oral uygulamadan sonra ise 292
50
mg/kg'dır.
Kronik toksisite:
Sıçanlarda (7, 27, 100 mg/kg) ve maymunlarda (7, 26, 100 mg/kg) günlük oral uygulama
şeklinde, 1 yıl boyunca yapılan kronik çalışmaların her biri özellikle önem taşır. Herhangi
olumsuz bir etki göstermeyen 27 mg/kg'lık (sıçanlarda) ve 26.0 mg/kg'lık (maymunlarda)
dozlar, insanlardaki günlük terapötik dozlardan oldukça yüksektir.
Mutajenik ve tümörojenik potansiyel:
Çeşitli çalışmalarda gösterildiği gibi, herhangi bir embriyotoksik, mutajenik veya karsinojenik
etki kanıtı bulunmamaktadır.
Üreme toksisitesi:
Sıçanlarda (oral ve kutanöz uygulama) ve tavşanlarda (kutanöz uygulama) etofenamat ve bazı
metabolitlerinin plasentadan geçtiği gösterilmiştir. Tavşanlara gebeliğin 18. gününe kadar,
günde 10, 30 ve 100 mg/kg uygulanmıştır. İlacın kesilmesinden sonra plasenta, uterus, fetus,
organlar ve safradaki düzeyler hızla azalmıştır.